ad

se

21 Ekim 2012 Pazar

Mezun Olunca Ne İş Yapacağım?


“Ne iş olursa yaparım abi,”
“Hele bir mezun olalım, gerisi Allah kerim,”
“Askere gitcem herhal ”
“Valla bilmiyorum abi, bu gidişle İstiklal’in ortasında tezgâh kurup, orijinal kitap satcam”
“Mezun olduktan sonra öğreneceğiz kısmetse!”


Bunlar artık klişeleşmiş “Mezun olunca ne iş yapacağım?” sorusuna Ekşi Sözlükte gençlerin kendi jargonu ile verdikleri cevaplar. Bu cevaplardan bile bu sorunun toplumdaki önem derecesi ve gençlerin kötümserliği hemen ortaya çıkıyor. Gerçekten de Bilişim Sektöründe mühendis, yönetici ve şirket sahibi olarak çalıştığım 30 yıldır gençlerin bana en çok sordukları sorulardan biridir bu! “Mezun olunca ne iş yapacağım?” Global ekonomik kriz nedeniyle işsizliğin arttığı bu dönemde, mevcut tabloya her yıl üniversitelerden mezun olan binlerce yeni mezun çalışan adayı eklendiğini düşünürsek gençlere hak vermiyor da değilim. Gençlerin mezun olunca ne iş yapacağı, hangi şirkette ve hangi mevkide çalışacağı gibi konularda tereddüt etmeleri çok doğal. Bu makalede gençlere mezun olunca daha donanımlı olabilmeleri için öğütler ve çeşitli ipuçları verecek onlara bir anlamda yol haritası çizmeye çalışacağım. Eğer gerçekten faydalı olmasını istiyorsanız sonuna kadar okuyun! Sonuna kadar okumayı göze almayan bir gence yardım etmek çok zor. Toplumdaki “okumamak” salgın hastalığı gençliğin çoğunluğunu karamsarlığa itmekte ve bu aynı zamanda onlarda “bilgi sahibi olmadan” fikir sahibi olma kötü alışkanlığını yaygınlaştırmaktadır.

Meslekler ve Meslek Seçimi

Birey için meslek bir ömür boyunca süren bir ders ve ilerleme olduğu gibi aynı zamanda maddi kazanç sağladığı iş ve pozisyonlardır. İyi düşünerek ve kendinizi tartarak, sevdiğiniz ve sizin için doğru mesleği seçmek iş hayatında başarılı olmayı garantileyen en önemli etkendir. Bir meslek seçerken kişiliğinizi, kendinize ait değerleri, ilgi sahalarınızı ve becerilerinizi göz önüne almalısınız. Kariyerinizi belirlemeye çalıştığınız bu sürece öz değerlendirme (kendini keşfetme) denir.
Hemen şunu belirtmeliyim ki, çeşitlenen ve bir o kadar da iç içe girmiş disiplinlerin egemen olduğu günümüz teknolojik dünyasında üniversite mezunu bile olsanız aslında o mesleğe sadece adım atmış sayılırsınız. Meslek sahibi olabilmek için belirli bir meslek dalında temel eğitim almış bir kişinin kazandığı bilgi ve becerilerin, pratik deneyim, mesleki yeterliliklere göre pratik bilgi ve yetenek kazanması ve staj süreci, arkasından başarı ile tamamlanmış bir deneme süreci ile kanıtlanmış olması gerekir. Mesleğin öğrenilmesi, hem üniversite düzeyinde bir akademik kurumda eğitim, hem de iş yeri koşullarında belirlenmiş, denetlenen ve değerlendirmeye tabi tutulan deneyimi kapsar. Belirli mesleki uygulamaları yapabilmek için gereken öğrenme düzeyleri, “farkında olmak” “kavramak”, “yetenek sahibi olmak” arasında değişebilmektedir. Bazı konular genellikle üniversite çevresinde öğrenilirken, diğer bazı konular daha çok işyerinde öğrenilmektedir.

Bilgi ve becerinin değerlendirilmesinin değişik yöntemleri vardır. Üniversitede alınan derslerde başarı; proje çalışmalarının kritiğe tabi tutulması, yazılı sınavlar, çoktan seçmeli veya metne dayalı sınavlar veya diğer yöntemlerle değerlendirilebilir. Meslek pratiğinin çeşitli yönlerine ilişkin deneyim ise; örnek vakaların değerlendirilmesi, staj kayıt defterine geçirilmiş çalışmaların incelenmesi, yazılı ve tasarım sınavları ve/veya meslekte deneyimli üyelerin adaylarla yapacağı mülakatlar yoluyla sınanabilir. (Mesleki Bilgi ve Becerinin Kanıtlanması, Mimarlar Odası Yayınları, Nisan 1998)
Gençlerin meslek seçerken kanımca ilk olarak kendi maddi imkânlarını ve eğitim durumunu göz önüne almaları gerekir. Eğer maddi imkânlarınız sınırlı olduğundan kendinize üniversite aşaması sonuna kadar, daha uzun süreli bir eğitim planlayamıyorsanız, temel eğitim süreçlerinden sonra doğrudan bir meslek sahibi olabileceğiniz dalları seçin. Örneğin bir meslek lisesi tercih edebiliyor ve herhangi bir başka sınırlamanız yoksa (meselâ kan tutmuyorsa J) “Hemşirelik “ mesleğini sizlere önerebilirim. Böylece mezun olduğunuzda çerçevesi kolayca tanımlanmış bir mesleğe sahip olursunuz. Bunun yerine “Bilgisayar Meslek Lisesi” ise daha geçerli gibi gözüktüğü halde rekabetçi bir pozisyon olduğundan ve aynı zamanda ülkemizde çerçevesi tam çizilmemiş bir “meslek” dalı olarak geliştiğinden, bu eğitim düzeyinde tavsiye edemem. Toplumdaki kanının aksine Meslek Yüksek Okulları mezunlarının doğrudan çalışma hayatına atılabildiklerini de şahsen izlemekteyim.



Düzenli maddi bir gelir mi istiyorsunuz yoksa kendi işinizin sahibi mi? Seçeceğiniz meslek size ne kadar ekonomik bir kazanç sağlayacak? Ek gelirleri olacak mı?  Mesleğiniz size nasıl bir yaşam tarzı getirecek? Ofis ortamında mı çalışmak istiyorsunuz yoksa Dünyayı gezip başka kültürler mi tanımak?   Mesleğiniz dışında kendinize ait daha fazla zaman kalmasını mı istiyorsunuz, yoksa kişisel gelişim mi sizin için daha önemli? Başkalarına yardım etmek mi sizi mutlu kılıyor, yoksa kalıcı bir şeyler yapabilmek ve takdir edilmek mi?  Bunlara benzer yüzlerce soru ile kendinizi tartabilirsiniz.

Daha önce söylediğimiz gibi meslek seçimi bireylerin kendilerini tanımaları, ne istediklerini doğru biçimde algılamaları, karakterleri, değerleri, maddi imkânları, ilgi sahaları,  bilgi ve becerileri yanında meslek tanımlarını da doğru biçimde incelemeleriyle yapılmalıdır. Bu makalede meslek tanımlarına daha detaylı değinmeyeceğim ancak http://www.osstercihrehberi.com/meslekler.php adresinde özellikle üniversite mezunları için meslek tanımları bulunmaktadır. http://www.khake.com/page51.html adresinde ise benzer ancak İngilizce sayfalar var.

Ekonomik konjonktür de meslek seçiminde göz ardı edilmeyecek bir argümandır. Birçok yazar ve kariyer destek merkezi günümüzde enerji sektörünün, bilgi teknolojileri ve telekomünikasyonun, sağlık ve eğitim sektörlerinin, lojistik sektörünün, turizmin, danışmanlık hizmetlerinin yeni mezun alımlarında öne çıkarmakta, bu iş kollarının çiçeği burnunda bu mezunlara en azından bir önceki yılki kadar istihdam yaratmasını beklemektedir. Bunun yanında bugün olduğu gibi ekonomik kriz dönemlerinde kamu sektörüne ilgi artmaktadır.

Meslek seçiminde çok faydalı olacak bir yöntem de size literatürde “Mentoring” denilen “Rehberlik” hizmetleri verecek güvenilir ve saygın kişilere danışmanızdır. Bırakın, deneyimli ve şuan sizden daha eğitimli bu akıl hocaları sizi izlesinler. Birçok insan yıllar içinde elde ettikleri deneyimleri kariyerinize yardımcı olmak amacıyla size iletmekten mutluluk duyacaktır.  Akıl hocalarınızın bazı fikirlerinizi desteklediğini ve sizin adınıza olumlu bulduklarını gördüğünüzde kariyer seçiminizde ve hedeflerinize varmak için çabalarınızda daha kararlı olacaksınız. Rehberlik hizmetlerinin meslekte ilerlerken de şaşırtıcı etkilerini, sizin adınıza çabuk ve verimli gelişmeleri hissedeceksiniz.

Meslek Seçimine Yönelik Eğitim Sürecinde Yapılması Gerekenler

Tüm gençlere daha üniversitede okurken mesleklerinin belirlenmesine yönelik çalışmalarla da bir yandan ilgilenmelerini öğütlerim. Eğer “Üniversite bitsin, sonra askerlik yaparım ve gelir iş ararım,”  diye düşünüyorsanız günümüz koşullarında 23 veya 24 yaşında, eğitimli ancak hiçbir deneyimi, çevresi olmayan bir genç olarak baştan kaybettiniz! Apple’ın kurucusu Steve Jobs’un gençliğinde işe girmek için resmen HP’nin kapısında yattığını, yöneticileri bu kadar zorladığını anlatan hikâyeleri okumuşunuzdur. Gerçek şu ki Steve Jobs o zaman sadece 15 yaşındaydı. Düşünün işe girmek için kapınızda yatan bir genç ve 15 yaşında. Birçok yönetici bu gencin kendisi için koyduğu çıtanın ne kadar yüksek olduğunu fark eder. Hayallerinin peşinde koşan gençler mutlaka başarılı olacaktır.
(Niyazi SARAL, 02 Ağustos 2010, Pazartesi)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder