“Ne iş olursa yaparım abi,”
“Hele bir mezun olalım, gerisi Allah kerim,”
“Askere gitcem herhal ”
“Valla bilmiyorum abi, bu gidişle İstiklal’in ortasında tezgâh
kurup, orijinal kitap satcam”
“Mezun olduktan sonra öğreneceğiz kısmetse!”
Bunlar artık klişeleşmiş “Mezun olunca ne iş yapacağım?”
sorusuna Ekşi Sözlükte gençlerin kendi jargonu ile verdikleri cevaplar. Bu
cevaplardan bile bu sorunun toplumdaki önem derecesi ve gençlerin kötümserliği
hemen ortaya çıkıyor. Gerçekten de Bilişim Sektöründe mühendis, yönetici ve
şirket sahibi olarak çalıştığım 30 yıldır gençlerin bana en çok sordukları
sorulardan biridir bu! “Mezun olunca ne iş yapacağım?” Global ekonomik kriz
nedeniyle işsizliğin arttığı bu dönemde, mevcut tabloya her yıl
üniversitelerden mezun olan binlerce yeni mezun çalışan adayı eklendiğini
düşünürsek gençlere hak vermiyor da değilim. Gençlerin mezun olunca ne iş
yapacağı, hangi şirkette ve hangi mevkide çalışacağı gibi konularda tereddüt
etmeleri çok doğal. Bu makalede gençlere mezun olunca daha donanımlı
olabilmeleri için öğütler ve çeşitli ipuçları verecek onlara bir anlamda yol
haritası çizmeye çalışacağım. Eğer gerçekten faydalı olmasını istiyorsanız
sonuna kadar okuyun! Sonuna kadar okumayı göze almayan bir gence yardım etmek
çok zor. Toplumdaki “okumamak” salgın hastalığı gençliğin çoğunluğunu
karamsarlığa itmekte ve bu aynı zamanda onlarda “bilgi sahibi olmadan” fikir
sahibi olma kötü alışkanlığını yaygınlaştırmaktadır.
Meslekler ve Meslek Seçimi
Birey için meslek bir ömür boyunca süren bir ders ve ilerleme
olduğu gibi aynı zamanda maddi kazanç sağladığı iş ve pozisyonlardır. İyi düşünerek
ve kendinizi tartarak, sevdiğiniz ve sizin için doğru mesleği seçmek iş
hayatında başarılı olmayı garantileyen en önemli etkendir. Bir meslek seçerken
kişiliğinizi, kendinize ait değerleri, ilgi sahalarınızı ve becerilerinizi göz
önüne almalısınız. Kariyerinizi belirlemeye çalıştığınız bu sürece öz
değerlendirme (kendini keşfetme) denir.
Hemen şunu belirtmeliyim ki, çeşitlenen ve bir o kadar da iç içe
girmiş disiplinlerin egemen olduğu günümüz teknolojik dünyasında üniversite
mezunu bile olsanız aslında o mesleğe sadece adım atmış sayılırsınız. Meslek
sahibi olabilmek için belirli bir meslek dalında temel eğitim almış bir kişinin
kazandığı bilgi ve becerilerin, pratik deneyim, mesleki yeterliliklere göre
pratik bilgi ve yetenek kazanması ve staj süreci, arkasından başarı ile
tamamlanmış bir deneme süreci ile kanıtlanmış olması gerekir. Mesleğin
öğrenilmesi, hem üniversite düzeyinde bir akademik kurumda eğitim, hem de
iş yeri koşullarında belirlenmiş, denetlenen ve değerlendirmeye tabi tutulan
deneyimi kapsar. Belirli mesleki uygulamaları yapabilmek için gereken öğrenme
düzeyleri, “farkında olmak” “kavramak”, “yetenek sahibi olmak” arasında
değişebilmektedir. Bazı konular genellikle üniversite çevresinde öğrenilirken,
diğer bazı konular daha çok işyerinde öğrenilmektedir.
Bilgi ve becerinin değerlendirilmesinin değişik yöntemleri
vardır. Üniversitede alınan derslerde başarı; proje çalışmalarının kritiğe tabi
tutulması, yazılı sınavlar, çoktan seçmeli veya metne dayalı sınavlar veya
diğer yöntemlerle değerlendirilebilir. Meslek pratiğinin çeşitli yönlerine
ilişkin deneyim ise; örnek vakaların değerlendirilmesi, staj kayıt defterine
geçirilmiş çalışmaların incelenmesi, yazılı ve tasarım sınavları ve/veya
meslekte deneyimli üyelerin adaylarla yapacağı mülakatlar yoluyla sınanabilir.
(Mesleki Bilgi ve Becerinin Kanıtlanması, Mimarlar Odası Yayınları, Nisan 1998)
Gençlerin meslek seçerken kanımca ilk olarak kendi maddi
imkânlarını ve eğitim durumunu göz önüne almaları gerekir. Eğer maddi
imkânlarınız sınırlı olduğundan kendinize üniversite aşaması sonuna kadar, daha
uzun süreli bir eğitim planlayamıyorsanız, temel eğitim süreçlerinden sonra
doğrudan bir meslek sahibi olabileceğiniz dalları seçin. Örneğin bir meslek
lisesi tercih edebiliyor ve herhangi bir başka sınırlamanız yoksa (meselâ kan
tutmuyorsa J) “Hemşirelik “ mesleğini sizlere önerebilirim. Böylece mezun
olduğunuzda çerçevesi kolayca tanımlanmış bir mesleğe sahip olursunuz. Bunun
yerine “Bilgisayar Meslek Lisesi” ise daha geçerli gibi gözüktüğü halde
rekabetçi bir pozisyon olduğundan ve aynı zamanda ülkemizde çerçevesi tam
çizilmemiş bir “meslek” dalı olarak geliştiğinden, bu eğitim düzeyinde tavsiye
edemem. Toplumdaki kanının aksine Meslek Yüksek Okulları mezunlarının doğrudan
çalışma hayatına atılabildiklerini de şahsen izlemekteyim.
Düzenli maddi bir gelir mi istiyorsunuz yoksa kendi işinizin
sahibi mi? Seçeceğiniz meslek size ne kadar ekonomik bir kazanç sağlayacak? Ek
gelirleri olacak mı? Mesleğiniz size
nasıl bir yaşam tarzı getirecek? Ofis ortamında mı çalışmak istiyorsunuz yoksa
Dünyayı gezip başka kültürler mi tanımak?
Mesleğiniz dışında kendinize ait daha fazla zaman kalmasını mı
istiyorsunuz, yoksa kişisel gelişim mi sizin için daha önemli? Başkalarına
yardım etmek mi sizi mutlu kılıyor, yoksa kalıcı bir şeyler yapabilmek ve
takdir edilmek mi? Bunlara benzer
yüzlerce soru ile kendinizi tartabilirsiniz.
Daha önce söylediğimiz gibi meslek seçimi bireylerin kendilerini
tanımaları, ne istediklerini doğru biçimde algılamaları, karakterleri,
değerleri, maddi imkânları, ilgi sahaları,
bilgi ve becerileri yanında meslek tanımlarını da doğru biçimde
incelemeleriyle yapılmalıdır. Bu makalede meslek tanımlarına daha detaylı
değinmeyeceğim ancak http://www.osstercihrehberi.com/meslekler.php adresinde
özellikle üniversite mezunları için meslek tanımları bulunmaktadır.
http://www.khake.com/page51.html adresinde ise benzer ancak İngilizce sayfalar
var.
Ekonomik konjonktür de meslek seçiminde göz ardı edilmeyecek bir
argümandır. Birçok yazar ve kariyer destek merkezi günümüzde enerji sektörünün,
bilgi teknolojileri ve telekomünikasyonun, sağlık ve eğitim sektörlerinin,
lojistik sektörünün, turizmin, danışmanlık hizmetlerinin yeni mezun alımlarında
öne çıkarmakta, bu iş kollarının çiçeği burnunda bu mezunlara en azından bir
önceki yılki kadar istihdam yaratmasını beklemektedir. Bunun yanında bugün
olduğu gibi ekonomik kriz dönemlerinde kamu sektörüne ilgi artmaktadır.
Meslek seçiminde çok faydalı olacak bir yöntem de size
literatürde “Mentoring” denilen “Rehberlik” hizmetleri verecek güvenilir ve
saygın kişilere danışmanızdır. Bırakın, deneyimli ve şuan sizden daha eğitimli
bu akıl hocaları sizi izlesinler. Birçok insan yıllar içinde elde ettikleri
deneyimleri kariyerinize yardımcı olmak amacıyla size iletmekten mutluluk
duyacaktır. Akıl hocalarınızın bazı
fikirlerinizi desteklediğini ve sizin adınıza olumlu bulduklarını gördüğünüzde
kariyer seçiminizde ve hedeflerinize varmak için çabalarınızda daha kararlı
olacaksınız. Rehberlik hizmetlerinin meslekte ilerlerken de şaşırtıcı
etkilerini, sizin adınıza çabuk ve verimli gelişmeleri hissedeceksiniz.
Meslek Seçimine Yönelik Eğitim
Sürecinde Yapılması Gerekenler
Tüm gençlere daha üniversitede okurken mesleklerinin
belirlenmesine yönelik çalışmalarla da bir yandan ilgilenmelerini öğütlerim.
Eğer “Üniversite bitsin, sonra askerlik yaparım ve gelir iş ararım,” diye düşünüyorsanız günümüz koşullarında 23
veya 24 yaşında, eğitimli ancak hiçbir deneyimi, çevresi olmayan bir genç
olarak baştan kaybettiniz! Apple’ın kurucusu Steve Jobs’un gençliğinde işe
girmek için resmen HP’nin kapısında yattığını, yöneticileri bu kadar
zorladığını anlatan hikâyeleri okumuşunuzdur. Gerçek şu ki Steve Jobs o zaman
sadece 15 yaşındaydı. Düşünün işe girmek için kapınızda yatan bir genç ve 15
yaşında. Birçok yönetici bu gencin kendisi için koyduğu çıtanın ne kadar yüksek
olduğunu fark eder. Hayallerinin peşinde koşan gençler mutlaka başarılı olacaktır.
(Niyazi SARAL, 02 Ağustos 2010,
Pazartesi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder